Rüyalarına Dalan Kız -35.Bölüm
Abimle saraya doğru yürümeye devam ettik. Saray o kadar büyüktü ki... Deine gerçekten burada mı yaşıyordu? Sadece bana yardım etmek için mi dünyama gelmişti. Kafamda yine bin bir tane soru oluşmaya başlamıştı. Ayrıca gittiğimiz yolda da çevremizde o kadar faklı, o kadar sıra dışı şeyler vardı ki.. Bir sürü deşik hayvan, benim dünyamda olmayan. En sonunda abime sordum:
-Deine, sadece benim için mi, dünyama geldi?
-Biraz öyle oldu diyebiliriz ama unutma bunu kendi isteği ile yaptı ve sonrasında da seni çok sevdi. Hatta seni bırakmak istemedi ama zorunda kaldı. Eğer daha fazla kalsaydı o zaman hayatını riske atmış olacaktı. Hatta ikinizin hayatını da...,
-Peki burası tam olarak neresi?
-Deine'nin dünyası.
Sustum ve yürümeye devam ettik. Saraya giderek yaklaşıyorduk. Şimdi ise bembeyaz bir kale vardı önümüzde ve arkasında saray... Köprünün altında akan bir su vardı. Büyük ihtimalle de yakınlarda bir yerlerde bir şelale vardı ve bu suda oradan geliyordu. Kendimi şelalenin sesine verdim. Biraz dikkatli dinleyince duydum sesini, suyun akış sesini. Köprüden geçtik ve sarayın ana kapısına geldik. İki muhafız duruyordu ana kapıda. Abimi gördükleri anda kapıyı açtılar. ve selam verdiler. Anlaşılan abim buraya sık geliyordu... Sarayın içine doğru yürümeye başladık. Taht odasına geldik. Pencereden dışarı bakan biri vardı salonda. Uzun saçlarını arasına ipler takmış, kısa rengarenk bir elbisesi ile göz alıcıydı. Bizim geldiğimizi fark edince arkasını döndü. Deine...
Abim:
-Biz geldik Deine. Kila'yı sana getirdim.
Deine bana doğru geldi ve sıkıca sarıldı. Bende ona sıkıca sarıldım. Deine, en yakın arkadaşım, sırdaşım, dostum, bir zamanlar tanıdığım tek kişi...
-Deine, sadece benim için mi, dünyama geldi?
-Biraz öyle oldu diyebiliriz ama unutma bunu kendi isteği ile yaptı ve sonrasında da seni çok sevdi. Hatta seni bırakmak istemedi ama zorunda kaldı. Eğer daha fazla kalsaydı o zaman hayatını riske atmış olacaktı. Hatta ikinizin hayatını da...,
-Peki burası tam olarak neresi?
-Deine'nin dünyası.
Sustum ve yürümeye devam ettik. Saraya giderek yaklaşıyorduk. Şimdi ise bembeyaz bir kale vardı önümüzde ve arkasında saray... Köprünün altında akan bir su vardı. Büyük ihtimalle de yakınlarda bir yerlerde bir şelale vardı ve bu suda oradan geliyordu. Kendimi şelalenin sesine verdim. Biraz dikkatli dinleyince duydum sesini, suyun akış sesini. Köprüden geçtik ve sarayın ana kapısına geldik. İki muhafız duruyordu ana kapıda. Abimi gördükleri anda kapıyı açtılar. ve selam verdiler. Anlaşılan abim buraya sık geliyordu... Sarayın içine doğru yürümeye başladık. Taht odasına geldik. Pencereden dışarı bakan biri vardı salonda. Uzun saçlarını arasına ipler takmış, kısa rengarenk bir elbisesi ile göz alıcıydı. Bizim geldiğimizi fark edince arkasını döndü. Deine...
Abim:
-Biz geldik Deine. Kila'yı sana getirdim.
Deine bana doğru geldi ve sıkıca sarıldı. Bende ona sıkıca sarıldım. Deine, en yakın arkadaşım, sırdaşım, dostum, bir zamanlar tanıdığım tek kişi...

Yorumlar