Rüyalarına Dalan Kız 26.-Bölüm
Mason bir süre sonra yanımıza geldi ve ateşi yaktı. Hava soğumaya başlıyordu. Her geçen gün daha da soğuyordu. Kış geliyordu belkide... Burada da Dünya'da olduğu gibi mevsimler var mıydı? Burası hakkında doğru dürüst hiçbir şey bilmiyordum. Sadece öğrenmeliydim..
Mason ormandan dönerken yememiz için bazı meyveler toplamıştı. Onları yedikten sonra bir ağacın gövdesine kıvrıldım ve gözlerimi yavaşça kapadım. Babamı düşündüm. Nerede olduğunu biliyordum bu yüzden pek zorlanmamıştım. Etraf bulanıklaştı ve tekrar netleşmeye başladığında babamın rüyasında buldum kendimi. Sarayın en üst katında oturmuş, çok dikkatli bir şekilde karşıya bakıyordu. İlk başta neye baktığını anlayamasam da, birkaç saniye geçince karşısındaki kapıdan bir kadın girdi. Yoksa o? Annem miydi? Kadın, babamın yanına yavaş adımlarla gitti ve yatağa, hemen babamın yanına oturdu. Konuşmaya başladı ' Kila'yı uyarmalıyız! Bunun sende farkındasın. Öyle değil mi? Gerçekten hiç Mayson'a güvendin mi?' dedi. Şaşırmıştım. Asıl sormak istediğim soruları annem şu an babama soruyordu. Babam kafasını hayır dermişçesine salladı. Annem konuşmaya devam etti ' Mason'ı arada sırada izlediğini biliyorum. Ona güvenmediğini de biliyorum. O zaman neden Kila'yı onunla gönderdin?' yüzünde çok büyük bir hayal kırıklığı vardı. Sanki alacağı cevaptan korkuyordu. Babam ' Mason'a güvenemeyeceğimi biliyorum. Ama en azından bir şans vermek istedim. O benim adamım değil. Hiçbir zaman da olmadı. Sadece bunu bilmeni istiyorum. Sen onun kimin adamı olduğunu biliyorsun. Nereye gideceklerini de biliyorsun. Peki asıl soru Kila onlar ile savaşabilecek mi?' bir an durdu. Annem ' Savaşması gerekecek. Ama unutma, bizim yapacak hiçbir şeyimiz yok. Onu sarayıma getirmediklerini biliyorum. Ve nereye götürdüklerini de biliyorum. Başından beri de tahmin ediyordum ve hazırlıklarımı yaptım. Bunu onun kanından birisi halledecek.' dedi. Etraf tekrar bulanıklaşmaya başladı ve gözlerim yavaşça açıldı...
Mason ormandan dönerken yememiz için bazı meyveler toplamıştı. Onları yedikten sonra bir ağacın gövdesine kıvrıldım ve gözlerimi yavaşça kapadım. Babamı düşündüm. Nerede olduğunu biliyordum bu yüzden pek zorlanmamıştım. Etraf bulanıklaştı ve tekrar netleşmeye başladığında babamın rüyasında buldum kendimi. Sarayın en üst katında oturmuş, çok dikkatli bir şekilde karşıya bakıyordu. İlk başta neye baktığını anlayamasam da, birkaç saniye geçince karşısındaki kapıdan bir kadın girdi. Yoksa o? Annem miydi? Kadın, babamın yanına yavaş adımlarla gitti ve yatağa, hemen babamın yanına oturdu. Konuşmaya başladı ' Kila'yı uyarmalıyız! Bunun sende farkındasın. Öyle değil mi? Gerçekten hiç Mayson'a güvendin mi?' dedi. Şaşırmıştım. Asıl sormak istediğim soruları annem şu an babama soruyordu. Babam kafasını hayır dermişçesine salladı. Annem konuşmaya devam etti ' Mason'ı arada sırada izlediğini biliyorum. Ona güvenmediğini de biliyorum. O zaman neden Kila'yı onunla gönderdin?' yüzünde çok büyük bir hayal kırıklığı vardı. Sanki alacağı cevaptan korkuyordu. Babam ' Mason'a güvenemeyeceğimi biliyorum. Ama en azından bir şans vermek istedim. O benim adamım değil. Hiçbir zaman da olmadı. Sadece bunu bilmeni istiyorum. Sen onun kimin adamı olduğunu biliyorsun. Nereye gideceklerini de biliyorsun. Peki asıl soru Kila onlar ile savaşabilecek mi?' bir an durdu. Annem ' Savaşması gerekecek. Ama unutma, bizim yapacak hiçbir şeyimiz yok. Onu sarayıma getirmediklerini biliyorum. Ve nereye götürdüklerini de biliyorum. Başından beri de tahmin ediyordum ve hazırlıklarımı yaptım. Bunu onun kanından birisi halledecek.' dedi. Etraf tekrar bulanıklaşmaya başladı ve gözlerim yavaşça açıldı...
Yorumlar